ISSIZ MAHALLENİN SESSİZ DELİSİ


Başlamak için bitmeyen bir kağıda ve kaleme ihtiyaç vardı.Konuşmak her zaman çare olmuyordu hislere.Issız mahallenin sessiz deliside böyle düşünüyordu.Zaten konuşmak pek de ona göre değildi.Yaşadığının farkına varması için yazması gerekiyordu.Çünkü onun konuşma serüveni kötü bir sonlar bitmişti.

Yıl , o vakitler..

Bizim delinin uyuma saati,uyanma saati belliydi.Sabah uyanır,önce duşunu alır-temizliğe çok önem verirdi- kahvaltısını en iyi şekilde yapar (en sevdiği kahvaltılık pekmek-tahin'di) , en sonunda güne zihinde devam edebilmek için Türk Kahvesini alır (orta şekerli) , balkona çıkar,gündemden uzak kalmamak için gazetesini okur,ardından mahallenin sessizliğiyle beraber düşünmeye dalardı.Yine böyle bir sıradan günde,ayağı kalktı tam içeri gidecekken mahallenin bir sabah saatlerinde bir de akşam iş çıkışlarında bir kaç otobüsün geçtiği durakta pamuk şekeri renginde yanakları,gözleri yeşil vadi,saçları cin sarısı.. Bizim deli yutkun önce,eli titremeye başlamıştı bile.Gitmek istiyordu ordan ama kopamıyordu ayakları yerden.Kızla beraber bekledi bizim deli otobüs gelene kadar. En sonunda o hiç gelmeyen otobüs gelir kız biner ve bizim deliyi derin düşüncelere bırakıp gider... Deli gittiğini o an fark etti ve bir hışımla evden çıktı.Yetişebileceğini sanıyordu heralde zavallı.İndi ama otobüs çoktan ordan uzaklaşmıştı.Çaresiz eve döndü.Rengi bembeyaz olmuştu.Ama korku beyazı değil bu ,o kıpırtının ,o etkilenişin ,o kalp atışının yarattığı beyazlık. Bizimkisi gün boyu oturdu balkonda ve kızın yolunu gözledi..

Devamı yakında.....


via SEDAT YUZBAŞI


Günün Fırsatı

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.